KUSURLU İSEK NAFAKA ALABİLİR MİYİZ?
Nafaka Nedir?
Nafaka, boşanma davası sürerken ya da boşanma davasının sona ermesinden sonra maddi olarak zorluğa düşecek olan kişiye bağlanan ve her ay ödenmesi gereken para olarak ifade edilir.
Aile hukukundan doğan kişisel bir borçtur ve bu sebepten dolayı devredilemez. Ölümle sona erer ve mirasçılara geçmez.
Nafaka boşanma davasıyla talep edilebildiği gibi tek başına da dava konusu olabilir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre, tedbir, yoksulluk, iştirak ve yardım olmak üzere dört çeşit nafaka bulunmaktadır. Fakat daha önce paylaştığımız bir yazımızda nafaka çeşitlerinden bahsettiğimiz için bu yazımızda bahsetmeyeceğiz.
Dilerseniz buradan ulaşabilirsiniz.
Kusur Nedir?
Kişinin kendisinden beklenen sadakat ve evlilik birliğinin doğurduğu diğer yükümlülüklere aykırı davranması sonucu boşanmaya neden olmasına boşanmada kusur denir.
Boşanmada kusur sayılan hallere ve kusurun özelliklerine, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 161 ve devamı hükümlerinde yer verilmiştir.
Kanunda, boşanmada kusur sayılan haller sınırlı olarak düzenlenmemiştir. Dolayısıyla birçok örnek verme imkânı doğmaktadır. Boşanma davasında kusur sayılan haller, somut olaylarda farklı etki gösterebilir. Yani bir somut olayda kusur olarak sayılan davranış bir başka somut olayda kusur olarak değerlendirilmeyebilir.
Boşanmada kusur sayılan davranışlara:
• Sadakat yükümlülüğünü ihlal etmek
• Eşine ilgisiz davranmak
• Eşine şiddet uygulamak
• Hakaret etmek
• Eşini kısıtlamak, ailesiyle görüştürmemek,
Gibi durumlar örnek verilebilir.
Kusurlu İsek Nafaka Alabilir Miyiz?
Boşanma davasında tedbir nafakası, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası olmak üzere üç nafaka çeşidi vardır.
Bu nafaka çeşitlerinden tedbir nafakasında kusurun varlığı aranmaz. Tedbir nafakası dava boyunca taraflar arasında oluşacak geçim durumu için gündeme gelen bir nafaka çeşididir.
İştirak nafakası ise boşanma kararı kesinleştikten sonra çocuk için eşlerin ortak olarak dâhil olacakları nafaka çeşididir. Burada da nafakanın belirlenmesinde kusurun bir önemi yoktur. Varlığı şart değildir.
Kusurun asıl ortaya çıktığı ve dikkate alındığı nafaka türü ise yoksulluk nafakasıdır. Yoksulluk nafakası; boşanmaya kusuruyla neden olan eşin, diğer eşe ödediği nafaka türüdür. Fakat bu, boşanma dolayısıyla yoksulluğa düşecek olan tarafın, daha ağır kusurlu olmaması durumunda olabilecektir. Yani kusursuz, az kusurlu veya eşit kusurlu eş yoksulluk nafakası talep edebilir.(TMK m.175/1) Burada dikkat edilmesi gereken; nafaka talep eden taraf eğer diğer taraftan daha kusurluysa nafaka talebinin reddedilecek olmasıdır.
Eğer nafaka talep eden eş, diğer eşten daha az kusurlu veya diğer eşle eşit kusur oranına sahipse yoksulluk nafakası almasına karar verilebilir.
Konuyu daha iyi kavramak adına bu hususlar bağlamında birkaç örnek Yargıtay kararlarını birlikte inceleyelim.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2017/2-1891
K. 2018/1577
T. 25.10.2018
Boşanma ve ayrılık davalarında, tarafların kusur durumu hiçbir şekilde tedbir nafakasının takdirine etkili bir unsur değildir. Kusurlu eş yararına dahi, bu tedbirlerin alınması mümkündür. Yine, her iki tarafın da gelirinin bulunması tedbir nafakası verilmesini engelleyici bir hâl değildir. Ancak eşlerin ekonomik güçlerinin birbirine yakın olması durumu söz konusu ise bu durumda geçici tedbir nafakası verme zorunluluğunun ortadan kalkacağı söylenebilir.
Ayrıca belirtilmelidir ki, Yargıtay içtihatları ile bir başkası ile evlilik dışı birliktelik yaşayan eşe tedbir nafakası verilmeyeceği hususu benimsenmiştir.
Bu ilkeler kapsamında somut olay değerlendirildiğinde, tarafların 20.02.2011 tarihinde evlendikleri, aralarındaki anlaşmazlıklar sebebiyle karşılıklı olarak boşanma davası açtıkları anlaşılmaktadır. Mahkemece 23.11.2011 tarihli ara karar ile davalı-karşı davacı kadın yararına 500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş ise de akabinde 19.12.2011 tarihli ara karar ile “kocanın işsiz olduğu, hiç bir gelirinin bulunmadığı” belirtilmek suretiyle sözü edilen tarih itibariyle tedbir nafakasının geçici olarak durdurulmasına karar verilmiştir. Nihai yargılama sonunda ise davacı-karşı davalı erkeğin boşanmaya yol açan olaylarda bir kusurunun bulunmadığı, davalı-karşı davacı kadının ise başkası ile aşk ve gönül ilişkisi içerisine girdiği, bu sebeple tam kusurlu olduğu gerekçesiyle, erkeğin davasının kabulüyle tarafların boşanmalarına, kadının davasının ise reddine karar verilmiştir. Kararın temyizi üzerine Özel Dairece yapılan incelemede; mahkemenin boşanma ve kusur belirlemesine dair gerekçesi onanmak suretiyle kesinleşmiş, karar sadece “tedbir nafakasına” dair olarak bozulmuştur. Yukarıda da açıklandığı üzere mahkemenin direnme gerekçesinin aksine erkeğin gelirinin bulunmaması, kadının çalışıyor olması veya kusur durumu kadın yararına tedbir nafakası hükmedilmesine engel teşkil eden vakıalar değildir.
Hâl böyle olunca tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.
T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2017/ 2494
Karar: 2021 / 248
Karar Tarihi: 11.03.2021
Bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Yoksulluk nafakası” başlıklı 175. maddesi “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” hükmünü içermektedir.
Maddede geçen “yoksulluğa düşecek” kavramından ne anlaşılması gerektiği konusunda yasal bir tanımlama olmaması karşısında bu husus yargısal uygulamada kurallara bağlanmıştır. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.10.1998 tarihli ve 1998/2-656 E., 688 K.; 16.05.2007 tarihli ve 2007/2-275 E., 275 K.; 11.03.2009 tarihli ve 2009/2-73 E., 2009/118 K. sayılı kararları ile “yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim” gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların “yoksul” kabul edilmesi gerektiği benimsenmiştir.
Ayrıca madde metninden de anlaşılacağı üzere yoksulluk nafakası isteminde bulunan tarafın kusurunun daha ağır olmaması gerekmektedir. Ancak yoksulluk nafakası, boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacına yönelik olduğu içindir ki, boşanmış olan yoksul tarafa verilecek olan yoksulluk nafakası, hiçbir surette diğer tarafa yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde değildir. Şayet böyle olsaydı, sadece boşanmada kusuru olan eşten istenebilmesi gerekirdi. Oysaki maddede açıkça belirtildiği gibi kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk T./Ateş D: Türk Medeni Hukuku, Aile Hukuku, İkinci Cilt, Ocak 2019, s. 302).
Daha detaylı bilgi almak için bize ulaşabilirsiniz.
Yazar hakkında